Trabzonspor Dediğin …

December 18, 2010

Kasımpaşa maçı öncesinde yaşananlara ilişkin “TrabzonSport” ve “Kemenche” ortak açıklamasıdır.

Hafta sonu ÖDP kortejine saldıran bir grup serserinin, gündeme yansıma ve yansıltılma şekli, -olayın kendisi bir yana- medya tarafındaki bir takım kronik hastalıkların ele alınmasını daha öncelikli ve gerekli kılıyor.

Türkiye’de her kulübe taraftarlık aidiyeti ile bir şekilde dahil olan, eklenen lümpen kitleler, hemen her popüler kulübün çevresinde, aşağı yukarı eşdeğer oranlarda bulunur. Şüphesiz ki, Trabzonspor etrafında dolanan lümpen serserilerin oranı da diğer kulüplerin serserilerinden ne daha fazla ne de daha eksiktir. Her fırsatta, çatal dillerine pelesenk oldukları komprador İstanbul medyasıyla birlikte, aynı 12 Eylül’ün ortak mahsulleri olan, aynı suni gübrelerle boy vermiş filizlenmiş bu tek hücreli doğal parazitleri, Trabzonspor camiası yaratmadı kuşkusuz…

Hayata dair habersiz oldukları bir çok gerçekle birlikte; peşinden gittikleri Trabzonspor’u var eden değerlerden ve Trabzonspor’un Türkiye Futbol tarihindeki politik izdüşümünden habersiz olan bu serserilerin, “Trabzonspor” ile ilgili tek muhtemel bağlantıları, hasbelkader -anneleri ve/veya babalari sayesinde- Trabzon nüfusuna kayıtlı olmaları ya da Trabzon doğumlu olmalarıdır sadece..

Onların, topluca bir koyun sürüsü korosu halinde küfrettirildikleri tüm değerler, yani; -devrimcilik, oligarşiye boyun eğmeme, egemen olana baş kaldırma, imkansızı başarma, – esasında, Trabzonspor’un tam da kendisidir. “Askeriye”nin FB’sine, “Teşkilat”ın ve “İdare”nin BJK’sine, “Hariciye”nin ve “Mülkiye”nin GS’sine, tek başına kafa tutmuştur ..

Devlete kafa tutmuştur Trabzonspor. Teslimiyetçi değil, yıkıcıdır. Diğerlerinden farklı olarak, büyüklüğünün gücü ile taraftar kazanmamıştır, aksine taraftarlarının gücüyle büyüklük kazanmıştır. Bugünkü Trabzonspor’u Trabzonspor yapan, işte o günlerinin asiliği ve boyun eğmeyen asaletidir.

O yüzden Kazım Koyuncu’ların takımıdır Trabzonspor!.. Kıçlarını devlete, devlet güçlerine, devlet memurlarına dayayarak, piyon seviyesinden öteye geçemeyen kiralık katil bozuntusu çakma kahramanların değil !..

Bu tür bir serserilik ve lümpenlik vakasına, büyük bir şevkle ve zevkle “TRABZONSPOR-ÖDP ÇATIŞMASI” başlığı atabilen, komprador Bizans medyası, şüphesiz ki bizleri hiç şaşırtmamıştır. Onların bilinç altı derinliklerinden, zaman zaman fışkırarak açığa çıkan, iflah olmaz TRABZON ve TRABZONSPOR düşmanlıklarının tezahürüdür, bu tür cinlikler.

Diğer yanda, ÖDP çevresinin, klasik şabloncu bir sol jargonla, konuyu faşizme bağlama ezberciliği ise, olayın daha ayrı bir boyutu. ÖDP kortejine, “Ogün Samast oley!..” sloganlarıyla sataşan bu cahil serserilere, -asgari de olsa düşünsel bir faaliyet gerektiren- “Faşist” payesini layık görmek ve bu şekilde onları simetrik bir karşıtlığa konumlandırarak; onurlandırmak, ödüllendirmek, adam yerine koymak, acaba ne derece doğru bir yaklaşım? Yaşanan şey faşizm’den daha geri bir noktadır.

ÖDP kortejine “Kahrolsun PKK” sloganı atanlara verilecek doğru karşılık; “Kahrolsun Faşizm!..” mi yoksa “Kahrolsun CEHALET!” mi olmalı?

Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesi ” işlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” demektedir. Sözkonusu güruhun ”Ogün oley” sloganlarının bu kapsamda değerlendirilmemesi, aksine güvenlik önlemleri alınarak Recep Tayyip Erdoğan(?) stadına – güvenli bir şekilde – taşınması bizce günün kısa özetidir.

BİRGÜN gazetesinin, önceki benzer olaylara göre nispeten daha gelişkin şekilde, olayın faillerini, her fırsatta kendi eylemlerini ve duruşlarını yamamaya çalıştıkları Trabzonspor kimliğinden ayırarak mahkum etmesi ise, doğru bir yaklaşım biçimiydi.

İstanbul medyasının, olayın taraflarından biri olarak olarak lanse etmeye çalıştığı Trabzonspor kulübünün mevcut yönetimi ise, resmi açıklamasında, beklendiği üzere, yeterince dik duruş sergileyemeyen orta yolcu, kaypak bir tavrı tercih ederek, Trabzonspor asil ruhunu yozlaştırma çizgisinde ısrarlı olduğunu gösterdi.

Tüm bu gelişmeleri ibretle izleyen, Trabzonspor ruhunun gerçek temsilcisi olan “asil azınlık” ise büyük ölçüde sessiz kalmaya devam edecek gibi görünüyor..

Alper TAŞ’’ın dediği gibi Trabzon şehrinin ve Trabzonspor’un başka bir yüzü ve damarı var. Bu yüzü ortaya çıkartmak için çoktan kollar sıvandı, horona duruldu bile.

YAZIYI PAYLAŞ

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>