Yeni bir hüsranın ardından, ”bir kısım” taraftar günah keçisini ilan etti bile; Burak Yılmaz.

Doğru mu? Bence değil…

Bu tür haftalık hüsranları, Burak Yılmaz’a veya herhangi bir toboggan gonflable diğer futbolcuya veya yöneticisinden taraftarına yakalanılmış olan HAMİSİLASYON sendromuna bağlamak yanlıştır. Dolayısıyla yapılacak acil bir cerrahi operasyon, durumu daha da kötüye götürmekten başka bir işe yaramaz.

Ortada bir sendrom var mıdır o bile tartışılır; ancak var olsa bile temel sorun bu değildir. Hele bu sendromu ”bir sezonun heba olmasının tek sebebi” olarak nitelendirmek acımasızlıktır.

Türkiye futbol liglerinde yıllardır şike, tehdit ve teşfik girişimlerinin oldukça yaygın olduğu tüm futbol camiası tarafından bilinmekte iken geçtiğimiz yıl yapılan şike operasyonu aslında sadece ”malumun ilanı” olmuştur. Malum olan ilan edildikten sonra mağdurlar için iki seçenek kalmıştır geriye. Birincisi; gücün yeterse karşı dur, ikincisi: bükemediğin bileği öp.

Mağdur tayfanın büyük bir kısmını oluşturan Anadolu kulüpleri bir kaç istisna dışında ”bükemediğin bileği öp” pozisyonu aldılar ve bu duruşlarını istikrarlı bir şekilde hiç bozmadılar. ”Karşı Dur”cenahında ise zaman zaman Trabzonspor’u gördük. Zaman zaman diyoruz çünkü Trabzonspor yönetimi sürecin başından bu yana tutarlı bir hat izleyememiştir. Bu konu başka bir yazının konusu…

Sportif başarının saha dışı güçle doğru orantılı olduğu gerçeğini kabul eden bir futbol takımı ne yaparsa onu yaptı Trabzonspor. Şike’nin başat gerçek olduğu apaçıkken futbolcudan ya da teknik ekipten yurt içi maçlarına motive olmalarını beklemek saflıktır. Sıradan bir sorunu çözerken bile alt seviyede de olsa konsantrasyon arayan bizler söz futbola gelince bunu unutuyoruz. Futbol gibi bir saliselik konsantrasyon kaybını bile affetmeyen bir sporda kafa olarak saha içinde değilsen kaybetmeye mahkumsundur. Kaldı ki taraftarın bile futboldan soğuduğu gibi apaçık bir gerçek var ortada. Futbolun en edilgen kesimi ”taraftar” dahi kafa olarak futboldan uzaklaşıyorsa futbolcunun uzaklaşması anormal karşılanmamalı sanırım.

Şampiyonlar ligi’nde oynadığı maçların tamamında ”iyi” bir Trabzonspor seyretmemizin sebebi de futbolcuların o maçlara motive olmaları ve Şampiyonlar Ligi’nin adaletine güveniyor olmalarıdır. Son hafta İtalya’da oynanan maçta CSKA 87. dakikadaki o golü atıp İnter’i yenmeseydi Trabzonspor’un Real Madrid maçlarını, belki de Real Madrid’i devirişimizi konuşuyor olacaktık şu an…

Futbolcusuyla, taraftarıyla, teknik heyetiyle futboldan soğumuş, adalete olan inancı dibe vurmuş bir camiada yapılması gereken Diojen gibi gündüzleri fenerle elimizde adaleti aramak olmalıdır. Ancak camia olarak bu noktadan da çok uzağız. Adalet aramak için bile ne takatimiz ne de hevesimiz var. Biz kolay olana kaçıp futbolcuları ya da Şenol Güneş’i eleştiriyoruz.

Hamisilasyon sendromuna geri dönersek;

Türkiye şartlarında bir futbolcunun profesyonellik hayatı en fazla 10 yıldır. Her futbolcu kendi kariyerinde şampiyonluk görmek, somut sportif başarılara imza atmak ister. Hami gibi yetenekleri tartışılmayacak bir futbolcu kariyerini tek bir şampiyonluk görmeden bitirdiyse bu sadece Hami’nin sorunu değildir.

Ya da güncellersek; Burak Yılmaz 30 golü atarken başarılıydı da 2 penaltı kaçırınca mı sezonu mahfetmiş oldu? Geçtiğimiz yıllara göre Burak’ın kaydettiği gelişimi görmezden gelmek en başta Şenol Güneş’in emeğine yapılmış bir saygısızlıktır.

Futbolda başarı da başarısızlık ta kabul edilebilir şeylerdir. Ortada bir hastalık varsa ”kelle avcılığı” hastalığıdır. Hep kelle alarak sorunların çözüleceğine inandık taraftar olarak. Şimdi istenen kelle Burak Yılmaz’ın kellesidir. Hem de gol kralı olduğu sezonda.

Temel’e idam sehpasında sormuşlar: ”son dileğin nedir?” Temel demiş:”Bu da bana ders olsun”

Evet bu da bize ders olsun artık.

YAZIYI PAYLAŞ

6 Comments for this entry

  • egemen öztürk says:

    Aşıklar atışmasına benzedi yazınız. Elinize sağlık.

  • Cakelishi says:

    Ellerine saglik. Sana da %100 katiliyorum ;)

  • kunta kinte says:

    Seviyorum bu siteyi..Anasayfa’da bir önceki yazıyı eleştiren yazı geliyor.Bir sonraki yazı’da orta yol bulunur artık..

  • Murat Hacıoğlu says:

    Ee bu yazı da doğru ne yapacağız şimdi :)

  • sandickche says:

    Daha doğru olan yazı bu

  • Efrasiyab says:

    Hamisilasyon hastalığının varlığına inananlardanım. Burak 30 gol atarken şike operasyonları yok muydu diye sormak lazım. Ne olduysa 30′a doğru giderken oldu. Ahmet Zehiroğlu Alanzinho’nun son pozisyondaki tercihi üzerinden iyi bir saptama yapmış. Sezon sonunda iyi bir bonservis bedeli karşılığında satılmalı , bu fırsat kaçırılmamalı diyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>