“adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan artık suçlulardır” sözü maalesef bizim ülkemizle tam örtüşüyor.Şike yapmak ve teşvik vermekten etik kurul raporuna göre suçlu olan ve suçunun cezasını çekmediği gibi büyüklüğünü haksızca kazanılan menfaatler ve kirlilik üzerine inşa eden ve her yaptığı yanına kar olarak kalan fenerbahçeye karşı yeterli mücadeyi ve direnç’i gösterememek bu ülkede emeğin,adaletin,hakkın,hukukun yanında toddler bouncy castle yer alan salt Trabzonspor taraftarlarını değil vicdan sahibi tüm insanları rahatsız eder.Emeğini çalanlara ve emek hırsızlarını koruyup kollayanlara karşı gerek saha dışında gerekse saha içinde daha “dik oyna”malıydık.”Paraya karşı emeğin gücü” nü slogan olmaktan çıkarıp eyleme geçirebilme gücünü hem mental hem de fiziksel olarak sahaya yansıtabilmeliydik.Yansıtamadıysak veya yetersiz kaldıysak kendi özeleştirimizi ivedilikle yapıp önümüze bakmalı ve gelecek günler adına şu ankinden çok daha güçlü olarak mevzileri kuşanmalı, saflarımızı sıklaştırmalı ve alternatif eylem planları çerçevesinde örgütlenmeliyiz.
Şunu artık çok iyi bilmeliyiz.Şike sürecinin en önemli mağduru Trabzonspor’dur.Bu sezon saha içi başarısızlığımızda yanlış transfer politikalarının sonucu olarak oluşan kadro zaafiyeti,her sezon olduğu gibi bu sezonda yaşadığımız hakem hataları,teknik adamın oyuncu seçimleri ve oyun taktiğindeki hataları,kimi futbolcularımızın sınırlı yetenekleri dışında fiziki yetersizlikleri ve motivasyon eksiklikleri,taraftarların “onikinci adam” olarak takımına gerekli desteği verememesi gibi camia bazlı yanlışlarımız vardır.Birde camiamız dışındaki etkenleri sayabiliriz.Fenerbahçeyi korumak ve kollamakla görevlendirilmiş Mehmet Ali Aydınlar denilen misyoner’in yayıncı kuruluşun kasasını doldurmak ve fenerbahçeyi kurtarmak amaçlı dizayn ettiği bir ligde üç günde bir maç oynamak zorunda kalmak şüphesiz futbol takımızın tüm dengelerini alt-üst etmiştir.
Ama asıl mağduriyetimizin sorumluları Aziz Yıldırım ve onun adamlarıdır.Aziz Yıldırım’ın adamları kim’dir?Futbolu yönetenler ve ona bağlı kuruluşlardır.Geçen sezon her türlü alavere-dalavereyle ve bunlara göz yumanlarla şampiyonluğumuz çalınmış ve bunun sonucunda oturmuş olan kadromuzun iskeletini oluşturan oyuncular bir bir takımdan ayrılmıştır.Herşey normal sürecinde gelişse açık ara farkla şampiyon olacaktık.Futbolcularımızın hemen hepsi takımda kalacaktı. Haziran ayında hem üst düzey moral motivasyon hem de maddi getiriyle başarılı kadromuza üst düzey iki,üç oyuncu takviyesiyle hem avrupa’da hem de kendi ligimizde rakiplerimize karşı çok önemli bir üstünlük kuracaktır.1996′da çalınan şampiyonluğumuz sonrasında gerileme dönemine girmiştik.Oysa o sezon şampiyon olsak muhtemelen Galatasaray’ın dört sezon kazandığı şampiyonluk ve sonrasında kazanılan uefa kupasını kazanma başarısı ve çok daha büyük başarıları biz gösterebilecektik.Tarihin akışının değişiminin sorumlusu o dönem Ali Şen’dir.2011 sezonunda oynanan oyun aynı bu sefer aktör Aziz Yıldırım’dır.Tarihin akışının değişmesine bu sefer izin veremeyiz.Birlik,mücadele ve dayanışma gücümüzü eksiltmeden daha da çoğaltarak camiamıza karşı yapılan haksızlıklara savaşmalıyız.Hakkımız olanı alana dek..
YAZIYI PAYLAŞ

3 Comments for this entry

  • neye göre emek hırsızlığı nerden biliyorsunuz
    yargıyı siz belirleyecekseniz kaldıralım mahkemeleri
    bu kadar subjektif bir yazı okumadım
    iyi günler

  • siz trabzonsporlular
    gerçekten bu yazdıklarınıza inanıyorsanız artık size kızmıyorum
    gülüyorum

  • sandickche says:

    Adını yazamayacak kadar utangaçmısın dostum :) Neye göresi yok. Nerede yaşıyorsun sen Papua Yeni Gine mi ? Biraz tapelere ve savunma şekline bak. Çakması bile olamamışsın Aykutun

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>