Ahmet ZEHİROĞLU

“Hırsızın hiç mi suçu yok?” tartışmasına girmeyeceğim.

Bu yazıda, senelerdir kapımıza bacamıza dadanmış olan bir hırsıza tekrar tekrar davetiye çıkaran, kapıları, pencereleri aralık bırakan -ve maalesef 35 senedir iflah olmayan- idari zaaflarımızı, beceriksizliklerimizi ortaya koyacağım sadece.

Zira, bir bölge halkının ve hatta ötesinde, devasa bir diasporanın temsiliyetini sırtlayan bir kulübü, 21. yüzyılda hala yeni yetme kasaba takımı formatında idare etmeye çalışan yönetici zihniyetin ciddi olarak masaya yatırılması gerekiyor artık. Özellikle üzerinde değerlendirme yapılması gereken; -bir takım kişiler ya da isimler değil- basiretsiz ve vizyonsuz yönetim zihniyetinin kendisi olmalı. Çünkü, kişiler değişse de, bu köhne zihniyet değişmiyor, gelişmiyor.

Öncelikle, İstanbul yerel medyasının zihnimize pompaladığı maniplasyonlardan, yanılsamalardan sıyrılmamız, sağlıklı değerlendirmeler, doğru tespitler yapmamız, doğru dersler çıkartmamız gerekiyor.

Hayır.  Bu sezon şampiyonluğu kaybettiğimiz maç, Karabük ya da Eskişehir deplasmanları değildir. Hatta 2-0 yenildiğimiz Fenerbahçe deplasmanı da değildir. Kaybettiğimiz an, kendi evimizde Ankaragücü ile 1-1 berabere kaldığımız maçtır.

O skorun, aleyhimize gelişecek ne tür zincirleme reaksiyonları tetikleyeceğini ve şampiyonluğu neden o maçta kaybettiğimizi, maçın hemen ardından yazmıştım. Tekrar etmeyeceğim.

Peki, ne oldu da, 2. devrenin başında, zincirleme bir tökezleme yaşadık?
Kader mi kısmet mi? Tabii ki değil..

O halde, şu aşağıdaki cevapsız soruların en az biri ile ilgili olabilir mi bu süreç?

1) Devre arasında bir takım transfer görüşmeleri ve transfer seyahatleri nedeniyle anlaşmazlık yaşayan, küsen, aralarına soğukluk giren Şenol Güneş ve Ünal Karaman ikilisi, puanlar kaybettiğimiz ilk haftalar boyunca, kulübede de diyaloğu kesmişler ve bu süre boyunca Ünal hoca kendini pasifize etmiştir. Bu sürece, -tüm diğer artılarına karşı- kulübeden oyunu okuyabilme konusunda nispeten zayıf olan Şenol Güneş’in bireysel hataları damgasını vurmuştur doğal bir sonuç olarak. Peki bu krize neden zamanında bir yönetim müdahalesi olmamıştır? Ne beklenmiştir?

2) Ankaragücü maçında bizi 2 puandan eden golün kiralık oyuncumuz Gabriç’ten geldiğini dikkate alırsak; Türkiye’deki malum rakiplerimiz, lig içinde oyuncu kiraladıklarında kendilerine karşı oynamama kuralını işletilirken, bizim aynı durumdaki aciz pozisyonumuz ne tür bir idari ihmalden ya ahmaklıktan kaynaklanmaktadır?.

3) Kongre öncesinde, kongrenin hemen ardından imza attırılacağı sözü verilen Selçuk ile ilgili sorun neden devre arasında çözüme bağlanmamıştır? Bu önemli seçim vaadi neden yerine getirilmemiş ve ikinci yarı boyunca, Istanbul yerel medyasına farz olan provakatif transfer dedikodularına zemin hazırlanmıştır?..

4) Jaja’nın örgütlemesi altında, devre arası kampına geç katılan ve bu nedenle form tutmaları dört beş hafta geciken, çakma profesyonel Latin Amerikalı oyuncularımızın, bu konuda hiç bir ciddi ve bağlayıcı yaptırım içermediği anlaşılan Nasreddin hoca türbesi benzeri uyduruk sözleşmelerini hangi hukuk sorumlumuz hazırlamıştır?

Saha içi ya da saha dışı tüm diğer faktörlerin dışında kalan, ancak bugünkü başarısızlıkta direkt etken olan idari zaafların sorumluluğunu üstlenmesi gereken, müdahil olması, çözüm üretmesi gereken makam, şüphesiz ki, yönetim kurulu ve başkanlık makamıdır.

Özellikle de Trabzonspor kulübü başkanlık makamı, Istanbul yerel medyasının “çakma oryantalist” ağzıyla Trabzon kentinin ve diasporasının gücünü küçümseme ve kentin kısıtlı imkanlarını, kendi beceriksizliklerine mazeret olarak öne sürme papağanlığı makamı değildir. Çözüm üretme makamıdır.

Trabzonspor kulübü başkanlık makamı ; böylesine ciddi bir kriz sürecinde, kameralara şaklabanlık yapıp vakit geçirme, lüzumsuz ve tutarsız boşboğazlıklarla kulübü küçük düşürme, zor durumda bırakma makamı da değildir. Trabzonspor kurumsal kimliğinin ve tarihsel misyonunun gerektirdiği vakarı ve ciddiyeti temsil etmelidir o makam, her durumda ve her koşulda..

Yarın, 2. bölümde de hafta başından itibaren atılması gereken acil adımlara, önümüzdeki sezon için yapılması gereken kısa vadeli stratejik hamlelere değineceğim.

YAZIYI PAYLAŞ

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>