Ulaş Sandıkçı

Futbol adına kirliliğin, hırsızlığın, paranın ve şikenin meşrulaştırıldığı bir ülkede yaşadığımızı öğrendik son birkaç ay içersinde. Futboldan neden soğuduğumuzu sanırım anlamışsınızdır.

Bizler futbol şehrinin çocukları; Güneşin ışığına, denizin dalgalarına inanmış, aşkla bağlanmış olmayı ibadet saymış olmanın artık sadece ütopik düşünceler içersinde olduğunu acıyla yaşamış bulunuyoruz.
Hak hukuk denilen kavramların hiçe sayıldığı devletin çanağıyla şike görüntüleri alınmasına rağmen yine devletin büyük meclisiyle meşrulaşan bütün olumsuzlukların normal bir durum gibi gösterilmesi…

İşte bu ülkede yaşıyoruz.

3 Temmuz da başlayan süreci iyi takip eden bir zat şunu söylemişti “Bu ülkeyi yöneten üst seviyedeki herkes Fenerbahçelidir. Küme düşüremezsiniz”. Bu söylem aslında bir çok şeyi -içinde bulunduğumuz durumda dahil- özetlemektedir. Herkesin çığırtmaya başladığı bizim de Anadolu takımı saydığımız bazı kulüplerin küme düşmeye karşı çıkması ve bu konuda ciddi deklere vermeleri acaba bu spor kulüplerinin İstanbul yaltakçılığı içinde ellerindeki başarılı futbolcuları satacakları kulüplerin düşme ihtimalinden mi kaynaklanıyor? Kesinlikle!

Hala şunu kavrayamıyoruz. Sizler bir sistem yaratıp şampiyon olmak için mücadele vereceğiniz yerde oyuncu satıp futbol ticareti yapıyorsunuz. Bu amaçla yaşayan, işletme mantığıyla hareket eden birçok süper lig kulübü var. Keza alt liglerde de durum aynı. Aslında bir yerde sistemi genel olarak ele alırsak kapitalist düzen içersinde yaşadığımızdan çok fazla bir şey beklemek de ne kadar doğru? Bir tepki yaratmak için ahlak değerlerinin vicdana karışıp harman olarak özellikle bu Anadolu takımlarında işlevsel bir hal almaları, hep değişmesini farklılaşmasını istediğimiz futbolun veya daha geniş bir ifadeyle sporun gelişme ve devrimsel sürecini hızlandırıp ilk bölümde bahsettiğimiz genel sisteme yansıması en azından statükonun devrilmesi adına ciddi adımlar olacaktır. Zaman artık bizim için saha içindeki futbolu izlemekten çok saha dışında dönen dolapları ayyuka vurmak hatta bununla kalmayıp bir şeylerin değişmesi gerektiğine, bizim inandığımız gibi diğer taraftarları da inandırmak ve başarı odaklı düşünmektir. Bu anlamda Trabzonspor her zaman olduğu gibi değirmeni döndürenleri ve bu değirmene su taşıyan bazı Anadolu takımlarının oluşturduğu kurguya karşı Don Kişot gibi savaş verecektir.

Bir futbolcunun hayali Bizans takımlarına gidip iyi para kazanıp lüks arabalar ve gece kulüplerinde alem yapmak olmamalıdır. Hele ki Anadolu takımlarında oynayan sporcuları bu ahlağa bu duygu ve düşüncelere iten güç yine o kulüplerin yöneticileri ve yöneticilerin beyanlarıdır. Bugün şike sonrası düşme olmasın açıklamaları İstanbul takımlarının düşmesi halinde o kulüplere sporcu satıp kazanç elde edememe kaygısıdır.

Toparlayacak olursak sistem düzeni koruyan buradan rant elde eden bir anlayıştadır ki bu duruma TFF MHK PFDK gibi çoğu kurum da ses çıkarmamaktadır. Sistem bataklığa saplanmış çamur içersinde yüzmektedir ve bunun devamlılığını sağlayacak yegane unsur paradır. Endüstriyel futbol kapitalist düzen gibi kazanmıştır ama sadece bugün için!

YAZIYI PAYLAŞ

1 Comment for this entry

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Previous Post
«