Uzungöl’de HES yapma projesi herkesin malumu. Bu konuda Uzungölde ve çevre köylerinde birçok eylemin yapıldığını, Vira başta olmak üzere  bazı taraftar gruplarının bu konuda eyleme dahi geçtiği herkezce biliniyor. Haklı inflatable games şampiyonluğunun peşinde koşmayan bir yönetimin bu iteklemelerle Trabzon’nun doğal güzellikleri açısından Sümela Manastırı ile beraber simgesi haline gelmiş böyle bir yerde HES yapma ısrarınının arka planında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın ağzından kaçırdığı “ince ayarlar” var.

Bağdat caddesinin gösterişli sosyetik taraftar topluluğunun anladığının aksine Erdoğan Bayraktar ince ayarlamalar derken aslında Trabzon’u şampiyon yapmaktan değil Uzungöle HES yapmaktan, Trabzonspor’u kendi siyasal ve ekonomik çizgisinin kuklası yapmaktan bahsetmektedir. Daha da doğrusu Türkiye genelinde şiddetle uygulanmaya çalışılan rant temelli ekonomik kalkınmacılık anlayışının Doğu Karadeniz ayağında Trabzonspor Kulübü “ince ayarlamalarla”, “şampiyonluk“[1] ve bölgesel rant projelerinden pay verme vaadleriyle bir misyon almaya zorlanyor.

Uzungöle HES yapmak işin arka planındaki bu rant kavgası nedeniyle özü itibariyle bir ihanet projesidir. Herkes kabul etmelidir ki Uzungöl gibi bir yere HES yapmak ancak bu işi sanki Trabzonspor yapıyormuş gibi sunulmasıyla mümkün. Ama bu tuzağa bence kimse düşmüş değil, tabi ki bukonuda erken davranmazsak HES in “yararları” konusunda ciddi bir kamuoyu oluşturacaklardır.[2] Kamuoyu oluşurmak denilince futbol kulüplerinin ön plana sürülmesi tarihte ilk defa görülmüyor. Trabzonspor’un, Trabzon halkının ona olan sevgisi, Türkiyede’ki başı dik onurlu insanların ona olan sempatisiyle ciddi bir kamuoyu oluşturma potansiyeline sahip olduğu aşikar. Diğer yandan bu güçlü sevginin, kafalardaki Trabzonspor algısı nedeniyle  Trabzonspor’u bu oyunun parçası haline getirenlerin ihaneti görüldüğünde büyük bir öfkeye dönüşeceği de aşikardır. Şimdiden bazı argümanlar kullanılması yoluyla “HES”lerin yararları” Trabzonspor taraftarlarına pompalanarak bu ihanetin tohumları atılıyor.  Oysa HES in “yararlarını” İkizderede, Alihinos’da, Taşkıran’da, Ogene’de, Tortum’da ve bilimum yerde gördük ve görüyoruz.

HES’çilerin ve ve HES i savunan Kulüp yöneticilerinin Uzungöl’de HES’e dair argumanları şu şekilde:

1-) “Trabzonsporun maddi durumu kötü ciddi bir gelir kaynağı gerekiyor”:

Bu argüman tam anlamıyla HES in meşruluğun göstermek için Trabzonsporluların zayıf noktasından vurma stratejisidr. Yanlış transferleriniz ve yaptığınız yanlış uygulamaların cezasını, Uzungöl gibi hem Trabzona hem de Trabzonluya gelir kaynağı oluşturan böylesine doğal güzellikleri yok ederek Trabzon halkına kesemezsiniz. Trabzonspor, Trabzon hakının çıkarlarından üstün çıkarları olan bir kurum değildir. Tam tersine Trabzonspor Trabzon halkının ve Anadolunun dik duruşunun simgesidir. Bu dik duruş, Trabzonluların dünyaya olan vizyonudur.

Bu nedenle Trabzonspor değil Uzungöl’e HES yapmak Trabzon halkının zararına olan tüm uygulamalara karşı tavır geliştirmesi gereken bir kurum olmalıdır. Trabzonspor ne bir kaç “Trabzonlu girişimci” sıfatıyla ceplerini doldurmak için avuçlarını ovuşturan hainin paravan şirketi, ne de iktidar projelerinin uygulanması için devreye sokulmuş bir yandaş kurumdur. Trabzonspor Trabzon halkının ve Anadoluda dik durarak yürüyenlerin desteklediği ve sempatiyle baktığı, halkın onurunu taşıyan ve onun sorumluluklarını yerine getirmesi gereken bir kurumdur. Bu misyonu Trabzonspor’a kulüp yöneticileri değil 45 yıllık tarihinde elde ettiği başarılarla tarih vermiştir. Tüm bu sebeplerle Uzungöl’e HES yapmanın, HESin zararlarının ne olduğu tüm kamuoyunca biliniyor olmasınından da ötürü, hiç bir maddi gerekcesi olamaz. Bu tarz maddi gelir söylemlerinin HES yapmanın bahasesi olarak fırına konulmuş söylemler olduğu aşikardır. Trabzonsporlu Yöneticiler Uzungöl’e HES yapmanın telaşına düşeceklerine haklı şampiyonluğumuzun peşine düşmelidir. “İnce ayarların” değil hakkımızın peşine düştüğümüz zaman Trabzonspor başarıya ulaşacaktır.

2-) “HES’ler sadece inşaat halindeyken kötü bir görüntü ortaya çıkarmaktadır. HES ler tamamlandıktan sonra doğa bu tahribatı kendisi kapatacaktır.”

Bu arguman katmerli bir YALANdır. HES yapımı 2 yıl önce tamamlanan İkizdere’de ve Melet çayında durum aşikardır. tahribat için bknz: http://www.firtinavadisi.net/

Alihinos (Uzuntarla) köyü HES sonucunda oluşan kaza neredeyse yok olma aşamasına geldi.

Hesler tamamlandıktan sonra çevreye zarar vermeye devam etmektedirler. Kurumaması için dere yataklarına bırakıldığı iddia edilen “Can” suyu ise tam bir kandırmaca olup %10-%20 seviyelerinde bırakılsa bile bu can suyunun dere yataklarının içindeki alivyonların arasından süzülen bir su birikintisi olmanın ötesine geçmemektedir. Alabalıklar öngörülen en yüksek can suyu miktarında bile yaşayamazlar.

Alabalık Ölümleri için

HES lerin olduğu bölgelerde yaşam olanaksız hale gelmiş, değil iş ve gelir kapısı olmak o bölgelerde işsizlik artmış çünkü bölge halkının değil Turizm, hayvancılık ve tarım yapmalarının olanağı kalmamıştır.

3- “Enerjide Rusyaya İran’a bağımlıyız. Evdeki elektrik yanması için HES ler şart”

HES ler için sunulan bahanelerden en büyüğü bu iddadır. HES yapan şirketler devlet tarafından güvence almaktadırlar. En az 2-3 yıl boyunca yüksek mevlarla elektrik alma taahütleri yapılmakta bu nedenle şirketlerin HES yapmaları özendirilmektedir. Elektrik üretimi bir ihtiyaç karşılama politikası ile değil rant dağıtma projesi şeklinde kurgulanıyor. Diğer yandan Elektrik nakil hatlarındaki elektrik kaybı, alternatif enerji üretim yöntemleri ( Almanya gibi güneş görmez ülkenin güneş enerjisinde Avrupanın lideri olması manidardır) pahallı da olsa tercih edilmelidir.

Enerji üretmeyi bir gelecek projesi olarak kurguladığınızda işin mali boyutundan ziyade bir ihtiyacı karşılama politikası şeklinde kurgulanmaldır. Aksi taktirde Fırtına vadisini Uzungöl’ü, Murgulu, Tortum’u, Munzur’u kaybettiğinizde bunun bir daha geri dönüşümü olmayacak. Ucuz olduğunu düşündüğünüz elektriğin aslında size çok pahallıya mal olduğunu göreceksiniz. Bugün Japonyanın yaşadığı durum budur. Ucuz olarak görülen Nükleer enerji bir depremle doğrudan 184 milyar dolar maddi zarara mal oldu. (ölüm ve kaza sonucu hastalıklar bu maliyete dahil değil)

HES lerle elektrik üretmenin maliyeti diğerlerine göre “ucuz” görülebilir. Fakat, bölge halkının geçim sıkıntısı yaşaması, göç etmesi, bunun yaşatacağı sosyal travmalar, tahrip olan doğa, bitki örtüsü, alabalıklar bunun maliyeti hesaplanmıyor ucuz elektriğin KW/saati hesaplanırken. Bunları da hesaba kattığınızda başta Uzungöl olmak üzere HES yapmak dünyanın en pahallı elektriğini üretmek demektir.

Tüm bu yukardakilerden çıkan sonuç şudur. HES lerin elektrik üretmekle alakası yok!!! İşin özü “suyun kullanım hakkı” olarak tarif edilen söylemdedir. Suyun kullanım hakkı söylemi HES lerin dayandığı yasal statü olup elektrik üretmekle alakalı değildir. Size hes yapın denilince aslında söylenen şudur. O deredeki su artık sizindir. Yani işin özü suyun doğadan ve kamusal alandan çıkartılıp ticarileştirilmesidir. Dünya Su Forumu ile beraber uluslarası antlaşmalarla suyun ticari bir ürün olarak bölüştürülmesi öngörülmüştür. İçilebilir kullanılabilir su kaynakları artık bir takım firmaların kar kaynağı haline sokulmuştur. Aynı dere üzerindeki HES firmaları bu konuda şimdiden kavgaya başlamışlardır. Dere üzerindeki suyun kendi hakları olduğunu savunmaktadırlar. HES lerden önce doğaya ait olan su yasal düzenlemelerle şirketin mülkiyetine girmiştir. HES le beraber artık UZUNGÖL SATILMIŞ olacaktır. Satın alanın TRABZONSPOR olup olmamasının bir önemi yoktur. Şurası kesin ki artık Uzungöl, halkın kamusal malı olmaktan çıkmıştır. Haznedar deresinde alabalık avlanmasını yasaklayanlar şimdi tüm vadiyi yok edecek HES’lere izin vermektedirler çünkü alabalıklar karın doyuruyor fakat banka hesaplarını doldurmuyor memlekette.

NE YAPMALI?

Kesinlikle en küçük bir HES projesine dahi karşı durulmaldır. Bunun hangi eylemliliklerle olacağını bölge halkıyla beraber karar vermemiz gerek. Fakat biz Trabzonspor taraftarlarına bu konuda daha da büyük işler düşüyor.
Bir derede yapılması gereken en büyük HES ancak bir un değirmeni olmalıdır. Başka Uzungöl yok. Aksi taktirde Uzungöl, lokantaların duvarlarına asılı bir manzara olarak kalacak. Kimisi belki o fotoğrafı bir photoshop ürünü yada tablo sanacak… Biz Trabzonsporlular olarak Trabzonsporun bu oyunun paravanı haline sokulmasına kesinlikle karşı durmalıyız!!!. Aksi durumda bu TRABZON’A İHANET OLACAKTIR.


[1] Zaten sonuna kadar hak edilmiş olan şampiyonluğun verilme vaadinin boş olduğu Başbakan Erdoğanın İstanbul’da gerçekleşen UEFA kongresinde şike suçlarını sahısların üstüne yıkma telaşına düşmesi ile anlaşılmaktadır.
[2]

Kimi Trabzonsporlu “demokrat” yazarlar dahi ulusal gazetelerin köşelerinde yazı yazma hakkının kendilerine tanınmış olmasının verdiği mutlulukla, son 10 yıllık AKP iktidarını, sadece ergenekon ve balyoz davalarında yaşanan gelişmeleri referans göstererek  bir demokratikleşme süreci olarak tanımlayıp, trabzonspor taraftarlarına “umutlu günler”, “mutlu yarınlar” mesajı vermektedirler. Yazarların bu umutlu günler mutlu yarınlar hayalleri başbakanın UEFA kongresinde “..kulüplerle şahısları birbirinden ayıralım..” ve “8 kulüp düşerse Türkiye’de lig kalmaz” söylemiyle  kabusa dönüştü mü bilinmez ama son 2 yıl içinde Doğu Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin bir çok yerinde gerçekleşen HES projeleri bölge halkının kabusu haline gelmiş durumda.

YAZIYI PAYLAŞ

1 Comment for this entry

  • Murat Hacıoğlu says:

    Gökhan Bey çok güzel yazmış. Haklı kupamızı almayı beceremeyenler, kendi memleketlerinin doğasını becermeye kalkıyorlar…

Leave a Reply

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Previous Post
«